Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ruhunuzu doyuran şeyi özler gönlünüz

geçenlerde bir müzik sevdim... hemen, duymamak için durdurdum...! düşündüm... kendi kendime şöyle dedim; bu müziği bir kez dinledikten sonra, asla ilkinin tadını vermeyecek 2. dinlemem. öyleyse ilk başta aldığım hazzı tekrar nasıl alabilirim ? bi yanım sabırsızlıkla müziği dinlemek isterken, öteki yanım daha da çok yanıtı bilmek istiyordu. bahsettiğim haz, size müziğin hissettirdikleri ve düşündürdükleridir, bidaha asla aynı tadı alamazsınız... bu işi kaydetmenin bir yolu da yok ! kısa ve yoğun bir beyin jimnastiğinden hemen sonra farkettim ki; onu bir kez dinledikten sonra bünyene katıyorsun, tabiki 3. kez dinlesen de sana ilkinin tadını vermeyecektir , bir kaç dakika önceki sen sendin, şimdi artık o beğendiğin müzik artı sensin... ve istersen hafızanı silsinler, o müzik yine ilk dinlemendeki tadı vermeyecek... ruhuna kattın artık onu... bu yüzden hiçbir şeyin ilki kadar zevk vermez size ikincisi. ruh doygunluğu budur... birdaha aynı zevki almak olsun korkunuz,

özsöz 7

kadınlara;para ya da güçle sahip olmaya kalkışan hiçkimse erkek değildir, olsa olsa gaddardır! bir ülkede kadınlar; hakka, özgürlüğe, adalete sahip değilse, dövülüyor, tecavüze uğruyor ve aşağılanıyor ise, toplumca gerilemenin, hatta muhtemelen çöküşün de eşiğine gelinmiştir. bir ülkenin gelişmişliği; o ülkenin, kadınlarına gösterdiği kıymetten anlaşılır. kadının kadınlık görevidir, kibar, zarif ve saygın olabilmek. kendine saygısı olmayan, kendine değer vermeyen bi kadın, hayatta asla önem taşıdığını hisseden bir benliğe sahip olamayacak, ve asla önemsenmeyecektir. bi başarı kazandığınızda, kimse verdiğiniz emeğe ya da döktüğünüz saçlara bakmaz, "şans" yüzünüze gülmüştür o kadar, kaybettiğinizde ise kaybeden hep sizsinizdir, başka bir kişi veyahut sebep olmaksızın. sanat; çocukluk ruhunu kattığın her iştir. koca bir evreni tesadüf zincirleriyle mühürlemeye çalışmak ne kadar ufak bir aklın ürünüyse, bu küçük fikri çözüm sayıp, evreni kendi acizliğine indirgeme

yazabilmek için...

hep aynı konuları işleyen sığ fikirliler mutludurlar kopyaladıkları kitapların vermiş olduğu çalıntı ağırlıklardan. hiç uçmaya fırsat bulamadılar ki, görsünler kendi zincirlerini ve at gözlüklerini. hatta öyle ki; bulundukları konumda kendilerini farklı bile sanırlar. bir sivrisineğin sırtındaki parazitten farkları yoktur oysa, bulundukları dünyayı uçsuz bucaksız gibi görürken henüz ne uçsuz ufku görmüşlerdir ne de uçabilirler bucaksız. hür düşüncenin; dar görüşleri, kara duvarları ve traktör fikirleri takip eden römork öğütlenmeleri yok ne ihtiyacı kağıt ne de kalem. yazabilmek için de kitap kağıt kalem lüzum değil ! hür fikre sahip olunduktan sonra düşünceler kitaptır kağıtlar kumsaldaki kumlardır kalem ise bazen bir parmak bazense bir dal parçasıdır.