hakkı da buran dost-u viran
daha sen yokkenden beri gayem gelişim
ve gerçekleşemez olmadan değişim
hatırladım ilk sen kurmak istemiştin iletişim
yaptığın yanlışları bilmek benim değil senin işin
ilk kez küçümsediğinde bana ait zekayı
yükselttin zaten uzanamamış olduğun çitayı
ürkek değil, erkek gibi aşağıladım seni
haklıydım, yine de korkak gibi pusuya yattın
gün geldi ilk kez istedim dinlemeni derdimi
tükürdün ve ittin nankör bi pislik gibi
barınağından kalktığında tanıdım o yalancı yüzünü
bizim ufaklık, kutusundan çıkmış saklı bir hançer gibi
sineye çektim gülen iki yüzlü suratını yine de
kabahatini bilmenin ve özrünün hatrına
ama pişman olacaktır elbet sen gibi biri onca pişmanlıklarının inadına
gelecekti görecektim, elbet bu sefer hazırlıklı olduğum bir ihaneti
yarışa girdin beni her gördüğünde,
ve hatta her görmediğinde,
kendince haklısın...! ben hiç değişmedim,
çünkü yarışta geçmek istediğin 9 sene önceki ben hala
fakat sen ufak kibir diktatörlüğünü yaşatırken o küçük kafanda
göremedin senle savaşmadan açtığım uyarı ateşlerini
portmantoda sorarken ben sorumu,
senin vereceğin cevap hem aşikardı hem de intihar.
kibirinin sonucu kendini kendi silahın ve kurşununla vuracağını hesaplamıştım.
her hamlen belli senin, ahmağın kaderi bu ya?!
hiç olmadın beklenmedik
hiç şaşırtmadın aynı zamanda
sen olsaydın ağzının suları aka aka yanlış iş ederdin
bunu kendi dilinle de itiraf ettin
hep şifreler sakladım, gelecekte olanları söyledim
hiç dinlemedin, hiç görmedin...
geldi geçti oldu bitti....
böyle devam et aynı günahları tavaf etmeye...
ben yokum ama sen hala benimle yarış içinde
zannederim ki yine anlamıyorsun söylenenleri,
özetle bil; dostu canımızla severiz biz,
ve sevgiyle kıskançlık bir barınmaz gönülde biliriz,
9 sene sonra belki anlayacaksın, ya da hiç anlamayacaksın,
ihanet ettin, hased ettin, kemirdin,
içini görüyorum dedim,
anlamadın...
zaten hiç anlamazdın!
ve gerçekleşemez olmadan değişim
hatırladım ilk sen kurmak istemiştin iletişim
yaptığın yanlışları bilmek benim değil senin işin
ilk kez küçümsediğinde bana ait zekayı
yükselttin zaten uzanamamış olduğun çitayı
ürkek değil, erkek gibi aşağıladım seni
haklıydım, yine de korkak gibi pusuya yattın
gün geldi ilk kez istedim dinlemeni derdimi
tükürdün ve ittin nankör bi pislik gibi
barınağından kalktığında tanıdım o yalancı yüzünü
bizim ufaklık, kutusundan çıkmış saklı bir hançer gibi
sineye çektim gülen iki yüzlü suratını yine de
kabahatini bilmenin ve özrünün hatrına
ama pişman olacaktır elbet sen gibi biri onca pişmanlıklarının inadına
gelecekti görecektim, elbet bu sefer hazırlıklı olduğum bir ihaneti
yarışa girdin beni her gördüğünde,
ve hatta her görmediğinde,
kendince haklısın...! ben hiç değişmedim,
çünkü yarışta geçmek istediğin 9 sene önceki ben hala
fakat sen ufak kibir diktatörlüğünü yaşatırken o küçük kafanda
göremedin senle savaşmadan açtığım uyarı ateşlerini
portmantoda sorarken ben sorumu,
senin vereceğin cevap hem aşikardı hem de intihar.
kibirinin sonucu kendini kendi silahın ve kurşununla vuracağını hesaplamıştım.
her hamlen belli senin, ahmağın kaderi bu ya?!
hiç olmadın beklenmedik
hiç şaşırtmadın aynı zamanda
sen olsaydın ağzının suları aka aka yanlış iş ederdin
bunu kendi dilinle de itiraf ettin
hep şifreler sakladım, gelecekte olanları söyledim
hiç dinlemedin, hiç görmedin...
geldi geçti oldu bitti....
böyle devam et aynı günahları tavaf etmeye...
ben yokum ama sen hala benimle yarış içinde
zannederim ki yine anlamıyorsun söylenenleri,
özetle bil; dostu canımızla severiz biz,
ve sevgiyle kıskançlık bir barınmaz gönülde biliriz,
9 sene sonra belki anlayacaksın, ya da hiç anlamayacaksın,
ihanet ettin, hased ettin, kemirdin,
içini görüyorum dedim,
anlamadın...
zaten hiç anlamazdın!