Hangi şekilde yazıyorum ?
düşünce yazılarımı, okunulsun diye, kısa ve öz,
anlaşılsın diye, sade ve basit,
derin anlam arayanlar için ise, şifreli ve katmanlı
gönlüm hitabetin başka türünü bilmez diye de, samimi ve içten yazıyorum.
özsözleri, şarkı sözlerini ve kafiyeli sözcük öbeklerini
yazarken ise manevi anlamı öncelikli tutmak şartıyla,
çift hatta bazen 4 anlam taşıyan sözcükleri kullanarak
zaman geçtikten sonra her okunulan yazının daha alt anlamıyla birlikte görünüp,
kalıcılığının ve çok katmanlılığının korunmasında çaba göstererek yazıyorum.
böylelikle, bir yazı ilk okumada anlaşılır,
ikincide daha iyi anlaşılır,
zaman geçtikçe, üçüncü ve dördüncü okumalarda muhtemelen tamamen anlaşılıp, son haline erişilmiş olunulacaktır.
kafiye çeşitliliği açısından "alışılagelmiş sondan kafiyenin" yanında, "baştan kafiye" ve
"uyumlu kelimeler" diye adlandırdığım, okurken kafiyesiz gibi görünen fakat peş peşe okunduğunda 'kelimelerin okunuş seslerinden (müziklerinden) ötürü' kulağa kafiyeli gelen kelimeleri ve nadiren de yine kafiye çeşitliliği açısından, sadece iki harfi yer değiştirmiş "başkalaşım kafiyeleri" kullanıyorum ki bunlar gerek okurken gerekse yazarken gerçekten çok zevk veriyor.
belirli bir yazı tarzımın olmasının yanında, periyodik olarak, çeşitli değişiklikler, denemeler ve geliştirmeler yapmaya da gayret gösteriyorum.
not: (yakından tanımış olan dostlarım için de sıkça, ufak şifreler bırakırım.
onlar "hata bende" parçasını dinlerken, "karanfiller, vedanın" kelimelerinden farklı
kişiler ve anlamlar çıkaracaklardır. (örn: bosporuslu)