2
Nedensellik ilkesiyle düşünürsek;
canlılar hayatta kalabilmek için yaşıyor,
'hayatta kal, yaşa, ölme !' kodlarında yazılı, aynı kodların içinde;
'beslen, boşalt, tüket, büyü, değiş, üre, üret, zamanı gelince de öl '
yazıyor.
yaşamak için mücadele et, fakat sonra öl ,
ölmek için yaşa demek gibi...
yaşamak için sadece kendi çıkarlarını düşün,
bencil ol, hayatta kal, fakat üre !
üremenin faydası ne?
üremenin tek hücreli canlılara faydası olmadığı gibi,
(yeterince tatmin etmeyen bir açıklamaya göre zorunlu üreme söz konusu, fakat bu zorunluluktaki bilinç, yazı ilerledikçe size de anlamsız gelecektir)
gelişmiş organizmalarda "fedakarlık" gözlemleyebiliyoruz ki bu da bencil var oluşa aykırı.
hayvanlar ve insanlar üreyebilen, zeki ve fedakar canlılar.
çok garip bir cümle, anlatabildiysem aynı zamanda da çok fantastik.
eğer tek bir dna sarmalı bilinçli olarak tüm işlevlerimi yürütüyorsa,
öyleyse tüm vücudumdaki bakteriler, hormonlar ve düşündüklerim, o dnaya mı ait? benlik kavramı bilinçli bir dna ile varsa, kendi bilincim, o dnaya mı ait?
canlılar nasıl bilinçli olabilir?
bu konuda nasıl evrimleştiler?
örneğin derin su altı yaşam formlarında uzağa elektrik şoku fırlatarak besinini sersemleten canlılar var,
peki bu şekliyle, canlının elektrik şoku üretmesinin dışında, temel bilmesi gereken mevzu, elektriğin doğada ilerleyişi ve karşı tarafta yapacağı etki değil mi, ya da yüksek fizik?
önceden bilinmesi gerekiyor,
tıpkı işitme, hissetme, görme , koklama , tatma duyularında olduğu gibi, maddenin nasıl kullanılmasının ve nasıl tepki vereceğinin bilinmesi gerekiyor.
kelebek...
ömrü boyunca karada yaşayan bir canlının, uçmak konusunda hiçbir fiziksel yasayı bilememesine karşın, koza örüp, kanat tasarlaması ve ardından çıkar çıkmaz ustaca uçabilmesi...
davranışların evrimini açıklayabilirim,
hatta kendimce üreme ve sevme eylemlerini korkma ve hayatta kalmaya bağlayabilirim fakat yeterince tatmin edici bir cevap olmaz.
neticede davranışları/duyguları açıklamak için psikoloji var,
hormonlarımızı ve beynimizi öğrenen bilimler var,
evreni bile anlamaya başladık azar azar, ama hâlâ canlıların evrimde, çeşitliliğinde ve üstbilinçlerinde (bilemeyecekleri konular hakkındaki bilinçlerinde) anlamadığımız fazlaca şey var.
bir sinekkapanın sineği kapabilmesi için:
"çiçeğin" azota ihtiyacı olduğunu bilmesi, sinekte azot olduğunu bilmesi, hatta sineğin ilgisini çekebilecek bir rengi/kokuyu/tadı bilmesi, bu tadı/kokuyu/rengi oluşturacak olan kimyasalları gereğince birleştirmeyi bilebilmesi, sineğin konduğunda kapanmayı sağlayabilmesi için hidroforik basıncın çalışma prensibini bilmesi, sinek kaçmasın diye kirpiksi/kelepçemsi bir yapıda olması gerektiğini bilebilmesi, eritici kimyasalları sağlaması ve daha aklıma gelmeyen fizik/kimya/matematik/geometri/biyoloji bilgisini bilebilmesi gerekli.
bazı şeylerin gelişimine ve değişimine inanıyorum, bu benim evrimi adlandırışımdır,
fakat bir yere kadar...
eğer tüm canlılarda bu üstbilinç varsa, insandaki üstbilinç nerde?
tüm bildiklerimizi kendimiz öğrenmek zorundayız.
soru sormak sorgulamak ve düşünmek zorundayız.
kim bilir, üstbilinç belki bütün bu soruları sorduktan sonra edineceğimiz edinimdir.
Rüzgar L. Everest