24 mart 2013 istanbul
24 mart 2013 İstanbul
çok eğlenceli, hoş sohbetli bir akşam geçirdim, harika insanlarla...
önce iki arkadaşımla taksimde buluştuk, bir boy yürüdükten sonra, İstanbul'un gecikmeme neden olan trafiğine attık kendimizi. zira karşı yakada kadıköy'de diğer iki arkadaşımızla buluşacaktık.
oraya vardıktan sonra, tanışma fırsatı bulamamış Nihat'la önce Merve, sonra Ata tanıştı. beklediğim gibi, gayet iyi anlaştılar.
geze geze oturacağımız kafeye doğru yürürken yine sohbet koyu, geçtiğimiz yerler de enteresan. Merve yolunu rahat bulsun diye ayakkabıların duvar ördüğü bi yerden yürüdük, sonra yine canlı bir sokağa çıktık. kafeye vardığımızda yemekler yendi, yine sohbet edildi ve saatler sonra, kahve ve nargile içmek için başka bir mekana doğru hareket ettik. 4. katta üstü cam kaplı bir yer. Can abi ve Nihat başlarından geçenlerle güldürüyorlar bizi.kahve ve nargile içip sohbet ederken, hava yavaşça kararıyor, martılar tepemizde uçmaya devam ediyor ve ay giderek daha çok ışıyor.
sonunda meşhur boğamıza doğru yürüyoruz. unutmadan, Merve gezdirdiği yerlere hakim şekilde, ufak anektodlar düşüyor bize, her nereye gitsek.
boğanın orda Bulut'la buluşuyorum. boğanın üstüne çıkartıyor Nihat beni, fotoğraflar çekiliyor, vedalaşılıyor ve beni Bulut'a teslim ediyorlar.
Bulutla ise metal müzik çalan bir bara gidiyoruz, onun arkadaşlarını dinliyoruz bira eşliğinde. güzel parçaları var gerçekten, ses seviyesi kulaklara zarar seviyede olduğundan çıkıyoruz tabi ki, konserin ortasında. yorgun argın Bulut'un arkadaşına yürüyoruz ancak Bulut arkadaşına ulaşamadığı için ve evlerinin yollarını unuttuğu için vazgeçip, hobaaa tekrar karşı yakaya bu sefer Bulut'ların evine gidiyoruz... yine muhabbet, eski bir oyun oynanıyor ve nihayet uyku ile finali yapıyoruz...o gün biter!
kahve içtiğim o dört kişi;
o kadar güzeller ki
her birinin ayrı rengi var
4 katlı bir apartmanın terasında içilen bir kahve veya nargile
anca bu kadar güzel olabilirdi
beraber tam beş kişiydik, dahası da vardı elbet
fakat en önemlilerindendi buluşabildiklerimiz
her biri öyle dost ve öyle kendilerine has ki
düşünüyorum da birinin yokluğunu bir diğerinin varlığı kapatamazdı.
çok güzel ve çok parıltılı bir akşamdı
gün bitiminde daha çok sarılmak isterdim de elimde kalırlardı büyük ihtimalle..
hayatta arkadaşlar öyle konumdadırlar ki, çok ilginç!
kan bağınız yoktur, menfaatiniz yoktur,
hatta tanışmadan önce tamamen yabancılardır size,
yine de sizi tanımışlardır !
ve aranızda bağ kurmanızı sağlayan tek bağlantı kaynağı
onlarla çok çok iyi anlaşabilmenizdir
fikirlerin,duyguların ve de sizin kadar iyi olmalarının oluşturduğu bağdır bu.
bir noktada düşününce;
sizi, ailenizden daha iyi tanırlar,
...sırf verilen bu emek ve çaba bile, arkadaşlıkları
çok çok farklı bir yere koymamızı sağlar..
bunu bu kadar ballandıra ballandıra anlatmamın ve de
nazar değer diye korkmamamın bir kaç nedeninden birisi de;
zaten bana kilometrelerce uzak olmalarındandır.
belki bana yakın olsalardı o zaman daha çok korkardım nazar değmesinden. şu an öyle bir durum yok...
son olarak;
eğer dünyada cennet olabilecek bir yer olsa,
o yer kesinlikle, bu arkadaşlarımla ikamet ettiğimiz yer ve mekan olurdu.