yüreğim her gece tükenirken...



yüreğim her gece damla damla tükenirken
tükenecek yürek kalmadı bu son gece, hala ruhumla severken
nasıl bir enayiyim ben ki hep sevecek bir kadın bekledim kendimin sevişi gibi
nasıl bir enayiyim ki, bütün arkadan vuran dostlarıma geri döndüklerinde kollarımı açtım merhametle
ve nasıl bir enayiyim ki ben hala, ısrarla vazgeçmedim biraz olsun kendimden
dosttan yardan tamamen vazgeçtim geçmesine de vazgeçemedim soluk alıp vermekten
yaşamıyorum bile artık
hayattayım yine de
hiç tadı yok
bir zaman varmış meğer
yaşamadan hayatın tadı yok
tadı olmadan hayatın yaşam yok
hissisliğime alıştı bedenim sopsoğuk
ruhum her kırılan kalpte hala sıcak
her aşkla tutuşan , her hızlıca çarpan yüreğin içinde
her anlam taşıyan sözcüğün kalbinde
birileri bir yerde birilerine aşık olabiliyor hala
işte onları hissedebiliyorum
o kadar güzeller ki
pırıl pırıl parıldıyorlar
söndü buralarda ışıklar
bir parça aydınlık için nelerimi vermezdim
aydınlık sandığım karanlık için herşeyimi çoktan yitirmedim mi
onca sevdiğim kız ve ne çok sevdim yalnızca bir tanesini
parlak ışık çıkmadılar
ya da ufacık bi har çıkmadılar
kül desem?
küller bile onlara ait değil
yaktıkları leşlerin külleri
taş desem, taşlar nem tutar, ağlar
taşlar merhametlidir, çatlar
daha canlıdır, yuvarlanır enerjisi tükeninceye kadar
taş desem taş dile gelir, 
hiçbir cansız onlar kadar ölü olmaz...
içimde iki kişi var
birbirlerinden tamamen zıtlar
öfkelenecek sebebim var
sevecek sebebim de var
sevilebilecek kimsem yok çünkü
yarim diyip yazılar yazmaya değebilecek kadın yok
içimde kendimin en aşağılığı da var ama yine de
ikimiz de yalanlar yazacak kadar düşmedik
biz ikimiz yalnızca olan şeyler ve var olan duygular için yazabildik
ikimiz de beceremedik aşığımıza, hissetmeyen bi yürekle yaşanmamış aşk şiirleri yazacak kadar alçalmayı
biz hissetttiysek yazdık
hikayeler uydurmadık
yalnız
aşk hikayelerimizi, aşık olduğumuz kadınlara uydurduk
iğreti bile durmadı, üstlerinden aktı gitti, taşıyamadılar,
beden beden büyük gelirdi de içinde kaybolurlardı
ortada kalan aşkın hikayesi ve hiç bir zaman içine oturabilmeyi başaramamış bir riyakarın kendisi olurdu hep
ve pek tabiki aşık...
aşık, aşık oldukça tüketti aşkını 
şimdi aynı aşk sözlerde filmlerde müziklerde
mecaz duygularda
artık geri getiremez ki özürler, sahte pişmanlıklar
zaten ölenle ölünmez dediklerini fazla ciddiye almış olmalılar ki
hiçbirşey olmamış gibi yaşıyorlar hayatlarını
açıkça söylemek gerekirse
siz gerçekten öldünüz çoktan
yalanla bakan gözlerinize bakabilir miyim sizce artık?
yalan söyleyen dudaklardan çıkan herhangi bir sesi duymak ister miyim sizce hala?
nasıl bir enayiyim ki ben 
dostluğunuza inandım
ihanet ettiniz....dost etmez, mert etmez....
namert hissedişim sizi bir zaman olsun sevişimdendir
şimdi bakıyorum da
iyi ki gitmişsiniz ve iyi ki beni yalnız bırakmış ihanet etmişsiniz
ya bugün hala dostum veya yarim olsaydınız?
o kadar minnet duyuyorum ki yaradana, birlikteliğimiz için edilen dualarımı gerçekleştirmediği için.
ve o kadar minnet duyuyorum ki, ayrı kalsak bile mutlu olmanızı dilediğim dualarımın gerçekleşmesinden ötürü
çünkü leşlerinizinle inşaa ettiğiniz kokuşmuş karanlık yuvanızda mutlu olmasaydınız,
eğer yerinizden memnun olmasaydınız,
mazallah geri dönmeye yeltenebilirdiniz
varlığınızın yokluğunu o denli çok seviyorum ki
yok olmadığınızın bilincinde olmamın verdiği nefreti bile var etmemeye yetiyor bu sevgi, bu fikir,....



Bu blogdaki popüler yayınlar

Mentalist dizisi çözümlemelerim ve tahminlerim -spoiler-

Kendimiz için ne yapmalıyız ? -10 madde-

DuLDa 2015 & 2016 & 2017