kendimle ilgili bir gözlem
sevdiğim dizileri sıralarken şunu farkettim;
evet, güzel zevk sahibi olmak için seçici olmak lazım,
evet, kimliklerimizin yansımasıdır zevklerimiz,
evet, zevksiz insan var ve pek tabiki zevkler ve renkler tar-tı-şı-lır...
kişilik, karakter sahibi ve kaliteli birisi olabilmek için; kişilik ve karakter sahibi, kaliteli edinimlere uzanmalıyız.
bunun gayreti, bizi, arayışımıza bir adım daha yaklaştırabilir. ve şüphesiz ki daha seçkin (kaliteli diyelim) bir insan yapar.
ruhsuz ve ahmak burjuva sınıfının sözde seçkinleri gibi değil, gerçekten seçici insanlar gibi, asil, erdem sahibi, gerçek seçkin insanlardan yapar.
dünyanın en zevk sahibi insanı değilim....
hatta muhtemelen binlerce dalda dünyanın enlerinden birisi değilim.
ne demiştim?
'her zaman, her insandan daha iyi birileri vardır şu dünyada...en azından bir konuda...'
evet dünyada milyonlarca insan, milyonlarca konuda benden iyidir.
ama şundan hiç şüphe duymuyorum ki;
düyadaki her insandan en azından 1 konuda çok daha iyiyim, hatta en iyisiyim.... yalnızca o konunun ne olduğunu bilmiyorum o kadar...
...belki de biliyorum ama emin olamıyorum...
insan ne kadar farkındadır ki kendinin ?
neye benzediğimizi bile aynaya bakmadan bilmiyoruz...
hayal dahi edemiyoruz....
ve sonuç olarak son bir gözlem, kendimle ilgili;
evet, hep biliyordum ki asla şaheserler ve onların yaratıcıları kıyaslanamaz....
zevk sahibi insanlar der ki; mozart ve bach klasik müziğin dehalarındandır. doğru.
fakat; kıyaslayamazlar veya hangisinin birbirinden daha iyi olduğunu bilemezler çünkü dediğim gibi, her insan bir konuda da olsa, en iyidir...
hiçkimse en iyi değildir,
ve de herkes en iyidir..!
ancak; şu bir gerçektir ki;
hayatta sahip olduğumuz güzel şeyleri sıralamaya çalışırken
farkında olmadan, hayat hikayemizi anlatırız...
mutluluklarımız, acılarımız...
bizi büyütüp yetiştiren onca duygu...
onca yaşantı ve anılarımız.
her biri,
hepsi,
bazen sevdiğimiz bir dizi listesi yaptığımızda bile, ortalığa dökülüverebilir...
şimdi geri dönüp listemdeki ilk beşe bakıyorum da; .....
son on senemin kronolojik sıralaması gibi sanki,
ve çocukluğumdan serpintiler gibi...
ne çok hayal kırıklığı
ve ne çok mutluluk...
huzurlarınızda, hayatımda işlenen temalar;
(hayatım hakkında spoiler içerebilir)
5) saflık, arkadaşlık ve arkadaşça sevmeler...
4) hareketlilik, enerjiklik, varsa bir tane dost, ilk aşk ve üzüntüler,
3) arkadaşa, dosta, aileye ve sevgiliye tüketilen son enerjiler...
2) zihnine dolan bütün güzel hikayelerin yanılgılardan ibaret olduğunu anlaman, gerçek hayatta yaşayan hiçkimsenin, kafanda yaşattıkların kadar temiz ve güzel olmadıklarını anlaman, programlanmış herşeyin çöküşü ve ömür boyu yankılanacak bir yalnızlık...
1) sürekli bir, eşe ve çocuğa sahip olduğunun hayaliyle yaşamak, buna rağmen çöken yıkıntıların içinde oturup, en azından bu haliyle bir daha zarar görmeyeceğini bildiğin için, yeni bir yapı yapmaya yeltenmemek ve elinde kalan tek ve son uğraşınla uğraşarak hayata tutunmaya çabalamak.. bazen uyandığını anlayınca, güzel bir rüyadan, göz kapaklarını hiç açmadan öylece uzanmaya devam etmek... duygularının hayallendirdiği o muhteşem insanlar, sürmekte olan sanrısız yalnızlık...