Olur ya, başka birinin yüzü güler...
Bu akşam sıcak Akdeniz'de üşüten bir esinti dolaşıyor, bizse oturmuş bir hanım, iki bey efendi fırıncının bahçesinde çay içiyor, sohbet ediyoruz. Çevreden gelip geçen insanları seyirliyoruz beri yandan. Gürültüyle geçen araçlar, koşuya çıkmış anne babalar. Hoşça bi kadının yalpalayarak, durakalka önümden geçişi ilişiyor gözüme, kollarında ağırlığınca torbalar. Yardım etmek istedim de, cesaret edemedim, ya yanlış anlarsa? Bizimkiler gülüşüyor, "hadi hadi git" diyorlar, yok gerçekten niyetim yardım etmek, yine de utangaç tavırlarım söylenen sözlere, en sonunda kalkıp gidiyorum, gitmek zorundayım yoksa huzursuz olacağım, "hemen döneceğim" dedim giderken. Yanına varmaya yakın ardından seslendim, "afedersiniz!" ,bana döndüğünde; "yardım edebilir miyim?". Beklenmezlik ifadesiyle beraber, sıcak bir gülüş, "çok memnun olurum!". Torbaları kapar kapmaz durumumu ifade ediyorum, "sizi önceden gördüm ama yanlış düşünürsünüz diye soramadım", evet şimdi daha rahatım. Güzel ve nazik cevaplar, çok defa teşekkürler, hatta "kusura bakmayın" dedi, yanlış mı duyuyorum yoksa nezaket henüz ölmedi mi? Bir kaç cümlesinden sonra farkettim de şivesi çok değişik, çok güzel, gülüşü de öyle. Sohbet etmeye başladık, şivesini değişik bulduğumu belirttim, meğer İran'danmış, Türk olduğunu sanmıştım. Neden böyle yüklendiğini sordum, arkadaşı gelip yardım edecekmiş ama ufak bi kaza geçirmişler yolda, o yüzden o da iki kişilik yüküyle kalmış. Burda okuyor, altı ay sonra Amerika'ya gidecek, orda yaşayacakmış vize işlerini halledebilirse, "buraları pek bilmiyorum" dedi , fırsat bu fırsat ya? hayır, sormadım! Amacım yardım etmekti başından beri. Konuşa konuşa kapısının önüne kadar geldik, yine defalarca teşekkür, ne yaptım ki? Delikanlılık bizde kalacak ya, bıraktığım gibi iyi bi akşam diledim ve geri dönüşe doğru bir adım attım; elini uzattı "Şiva" dedi, sıktım, Levent, memnun oldum dedim...
Koşa koşa arkadaşlarımın yanına gittim, anlattım, "telefonunu aldın mı?" dediler, "almaz mıyım?" dedim, gözleri büyümüştü ki; şaka yapıyorum, tabi ki almadım dedim, güldüm... işin doğrusu , hoşlansam hatta hani bidaha olmaz ya, varsayalım büyülensem de, yine de, almazdım telefonunu, dokuz adet rakam için taşımadım o torbaları. Çıkarsız, beklentisiz, sadece yardım etmek içindi, çok daha fazlasını kazandım zaten kanımca;
güzel bir gülüş ve bir çok teşekkür...
İyilik yapmak gibi bir derdim yok fakat bir şeyler söylemek istiyorum davranışlarımla... Bakın hala insanlar, insan olduğunuz için yanınızda olabiliyorlar, bakın güzel hanımlar, bazı erkekler hala erkek, siz yine de öyle erkeklere varmazsınız ya... amcalara, teyzelere, çocuklara konuşuyorum mesajım aynı, hatta beslediğim sokak köpeklerine, doğa için ektiğim ağaçlara, ve elbet yine kadınlara...
Olur ya bir gün bir çocukla karşılaşırsınız, samimi, hoş ve sadece torbalarınızı taşımak için yanınıza yanaşmış, ileride böyle, "evet" demeniz gereken birine hayır deyip, hayır demeniz gereken kişiye de evet diyerek, geri dönülmez pişmanlığa imza atma durumunda kalmaktansa, karşınızdaki çocuğa fırsat verdiğinizde çok daha mutlu olacaksınız, bunu söylemek istiyorum, onlar yine de sizin gibi kadınlara varmazlar ya, neyse, dünyanın düzeni böyle belki...
Koşa koşa arkadaşlarımın yanına gittim, anlattım, "telefonunu aldın mı?" dediler, "almaz mıyım?" dedim, gözleri büyümüştü ki; şaka yapıyorum, tabi ki almadım dedim, güldüm... işin doğrusu , hoşlansam hatta hani bidaha olmaz ya, varsayalım büyülensem de, yine de, almazdım telefonunu, dokuz adet rakam için taşımadım o torbaları. Çıkarsız, beklentisiz, sadece yardım etmek içindi, çok daha fazlasını kazandım zaten kanımca;
güzel bir gülüş ve bir çok teşekkür...
İyilik yapmak gibi bir derdim yok fakat bir şeyler söylemek istiyorum davranışlarımla... Bakın hala insanlar, insan olduğunuz için yanınızda olabiliyorlar, bakın güzel hanımlar, bazı erkekler hala erkek, siz yine de öyle erkeklere varmazsınız ya... amcalara, teyzelere, çocuklara konuşuyorum mesajım aynı, hatta beslediğim sokak köpeklerine, doğa için ektiğim ağaçlara, ve elbet yine kadınlara...
Olur ya bir gün bir çocukla karşılaşırsınız, samimi, hoş ve sadece torbalarınızı taşımak için yanınıza yanaşmış, ileride böyle, "evet" demeniz gereken birine hayır deyip, hayır demeniz gereken kişiye de evet diyerek, geri dönülmez pişmanlığa imza atma durumunda kalmaktansa, karşınızdaki çocuğa fırsat verdiğinizde çok daha mutlu olacaksınız, bunu söylemek istiyorum, onlar yine de sizin gibi kadınlara varmazlar ya, neyse, dünyanın düzeni böyle belki...